MEDYUM  KEFAT

Büyü, insanın dünyada var olduğu tarihten bu yana var olmuş, M.Ö. 3000’li yıllarda Mısır uygarlığı döneminde uygulama ve kullanma anlamında zirve yapmış, batıda Roma döneminde ve doğuda Çin’de geliştirilerek bugünkü bilinen halini almıştır.

Dinler tarihi incelendiğinde ise her dinin topluma yayılma dönemlerinde geçmişin izleri en çok büyücülükalanında görülmüştür. Hristiyanlık tarihinde, ortaçağ dönemlerinin etkisi görülmüş, bu dönemde uygulanan büyülerin neredeyse tamamı Putperest (pagan) inanışın eserlerinden yola çıkılarak yapılmıştır. Bugün bilinen ve uygulanan büyülerin neredeyse tamamı da yine bu dönemlerin izlerini taşımaktadır. Gerçekte gelişen teknoloji ve pozitif bilimler büyücülük kavramına karşı olan inanışı en asgari seviyeye indirmeyi başarmış olsa da, büyü gerçeği halen inkâr edilmeyen varlığını sürdürmektedir.

Büyü; Kur’an-ı Kerim’de “CİN” adı verilen enerji varlıkları aracılığı ile insanların iradelerine tesir, değiştirme, yönlendirme ve zihninde negatif duygulara neden olma, fikirlerini etkileme, fizyolojisini etkileme, işlerini ve ruh sağlığı bozma gibi konularda yapılan süresi geçici veya kalıcı etkidir.

“BÜYÜ” Allah-u Teala’nın Bakâra Suresi’nde Harut ve Marut isimli iki melek ile yeryüzüne insanları denemek ve imtihan etmek için gönderdiği bir ilimdir. Bu melekler, insanlara bu öğretileri öğretip “sakın bunları fitne çıkarmak ve karı koca arasını bozmak gibi işlerde kullanmayın” diye öğütlemişler ancak insanlar kendi nefsi istekleri doğrultusunda bu ilmi kötü amaçla kullanmışlardır. Her Peygamber zamanında bu büyü vebüyücülerin insanlara zararı dokunmuştur.

Cenab-ı Hakk’ın bir hikmete binaen izin verdiği bu hâdisenin, Efendimizin üzerinde az tesiri görülmüş ve sonra yine Allah‘ın izniyle hemen çözülmüştür. Konuya bu açıdan yaklaşacak olursak, büyü gerçeğinin var olduğu ortaya çıkar. Sonuç olarak; nasıl izah edilirse edilsin, büyü metafizik bir gerçektir.

Bir kimse ile sevdiği kişinin arasını bozmak, düşmanını kötü duruma düşürmek, birisini öldürmek, mahvetmek, zarar vermek, kin ve nefret beslemesini sağlamak gibi toplum, aile ve sosyal hayatı bozmaya yönelik olmak üzere birçok büyü yapılmaktadır. Çok fazla detaylara girmeden anlatmak gerekirse, toplumumuzda yaygın olarak yapılan ve en çok karşılaşılan başlıca üç türlü büyü grubundan bahsedebiliriz. En büyüğü Kırmızı büyü olmak üzere, Kara büyü ve Ak büyü.

 

 

AK BÜYÜ;

Birini kendine bağlamak, sevgiliyle arayı güçlendirmek, aylardır görmediği kimseyi hemen gelmesini sağlamak, düşmanın dost olmasını sağlamak, gözü dışarıda erkeklerin karısına bağlı olmasını sağlamak, boşanmayı engellemek gibi, amacı iyilik olan büyülere “AK BÜYÜ” denir.

Ak Büyüde Kullanılan Malzemeler ;
Nohut, Bakla, Fasulye, İncir, Elmas, Zümrüt, İnci, Gümüş, Bakır, Kaz, Tavuk, Horoz, Zeytinyağı, Yumurta, Ateş, Ayçiçeği, Elma, Su, Süt v.b.

KARA BÜYÜ;

İnsanı mahvetmek, öldürmek, ruhsal ve fiziksel yapısını bozmak, ağır izler bırakmak, kaza bela bulaştırmak, yapılan insanın işlerinin ters gitmesini sağlamak, karanlık güçlerle işbirliği yapmak kara büyünün özelliklerinin birkaçıdır.

Kara Büyüde Kullanılan Malzemeler;
Yarasa gözleri ve kanı, Kara kedi, İdrar, Kan, Domuz Yağı, Ceset parçaları, Kurbağa kanı ve gözü, Karga kanı ve gözü, Mezar toprağı gibi…

KIRMIZI BÜYÜ;

En büyük kötülük büyüsüdür. Amacı insanları öldürmek, aklını sakatlamak, intihara sürüklemek, karanlık güçlerin desteğini almak, derin izler bırakmak, lanete bulaştırmak, ölülerle anlaşmak gibi…

Kırmızı Büyüde Kullanılan Malzemeler;
Genellikle insan ve hayvan cesetleri ve kara büyüde kullanılan malzemeler.

Kırmızı büyü ile bazı örnekler vermek gerekirse; zarar verilecek kişinin kuklasını yaparlar. İlginç dualar ve kullanılan ceset parçaları birbirini izler, karanlık güçlerle anlaşılır. Artık o kukla o kişinin aynısıdır. Kuklaya iğne batırsa, kişi kendisinde iğne batmış ağrılar hissedecek, bir yerden bir yere kalksa sebepsiz intiharlara kalkışacak, uzaktan kumanda gibi onu yönlendirmektedir.